Kılıçdaroğlu: Artık ‘CHP gelirse başınızı açmanız için sizi zorlayacak’ propagandası yapamayacaklar

BAŞÖRTÜSÜ ÇIKIŞININ NEDENLERİNİ AÇIKLADI
Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmasında, ”Biz kadının kılık-kıyafetinin siyasetin konusu olmaktan, üzerinde siyaset yapılan alan olmaktan çıkarılmasını istiyoruz. Siyasi olarak istismar edilmesini istemiyoruz. Bu görüşümüz yeni de değil. Daha 1935 yılında CHP’nin bu görüşü ortaya çıkmıştır. 16 Mayıs 1935 tarihinde yapılan ve toplantıda ‘kadının çarşafı yasaklansın mı, yasaklanmasın mı’ konusu 4 saat tartışılmış ve ‘kadın kıyafetine karışılmasın’ kararı çıkmıştır. Biz de bu görüşteyiz. Kadının kıyafetine karışılmasın. Ne giyeceğine kadın karar versin” dedi.
Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, ”Bu bizim yeni bir görüşümüz değil. Aniden gündeme getirdiğimiz bir konuda değil. Bizim verdiğimiz teklif sadece başörtüsüyle de ilgili değil. Hakim de avukatın etek boyun karışmasın, uyarı yapmasın, teklifidir aynı zamanda. Ben görüşümü açıklarken yasa teklifini verirken herhangi bir siyasi hesap yapmadım. Özel bir gün seçmedim. Gündem hesabı da yapmadım. Çok önemli gördüğümüz bir yarayı kesin olarak kapatmak için yaptım. Bildiğiniz gibi ben genel başkanlık görevine seçildikten sonra başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakan yönetmlik düzenlemelerine itiraz etmedim” ifadelerini kullandı.
‘BEN SAMİMİYİM’
“Yasa teklifiniz gündem oldu. “Başörtüsüne yasal güvence sağlayalım” açıklamanızın ardından yasa teklifini verdiniz. “Gündemde böyle bir konu yokken Kılıçdaroğlu neden bu teklifi yaptı. Gündemde yüksek enflasyon, iktidara yönelik rüşvet iddiaları, sosyal medyaya sansür yasası vardı. Bu konular dururken, sorun olmayan başörütüsü-türban gibi bir konuda teklif verilmesi gündemi değiştirdi, Erdoğan’a koz verdi, Erdoğan’a pas verdi, o da gole çevirdi, niye 4 Ekim Medeni Kanun’un kabulüne denk getirildi” gibi eleştirilere ne diyorsunuz?” sorusuna cevap veren Kılıçdaroğlu, “Önce şunu söyleyeyim biz kadının kılık-kıyafetinin siyasetin konusu olmaktan, üzerinde siyaset yapılan alan olmaktan çıkarılmasını istiyoruz. Siyasi olarak istismar edilmesini istemiyoruz. Bu görüşümüz yeni de değil. Daha 1935 yılında CHP’nin bu görüşü ortaya çıkmıştır. 16 Mayıs 1935 tarihinde yapılan ve toplantıda “Kadının çarşafı yasaklansın mı, yasaklanmasın mı” konusu 4 saat tartışılmış ve “kadın kıyafetine karışılmasın” kararı çıkmıştır. Biz de bu görüşteyiz. Kadının kıyafetine karışılmasın. Ne giyeceğine kadın karar versin. Bu bizim yeni bir görüşümüz değil. Aniden gündeme getirdiğimiz bir konu da değil. Bizim verdiğimiz teklif sadece başörtüsüyle de ilgili değil. ‘Hakim de avukatın etek boyuna karışmasın, uyarı yapmasın,’ teklifidir aynı zamanda. Hatırlarsınız bir zamanlar Erdoğan, Kadıköy’de “kadınlara bakıyorum” diyordu ve kıyafetlerini eleştiriyordu. Ben de “kadınları mı gözetliyorsun” diye eleştirmiştim. Bana tazminat davası açmıştı. Ben görüşümü açıklarken, yasa teklifini verirken herhangi bir siyasi hesap yapmadım. Özel bir gün seçmedim. Gündem hesabı da yapmadım. Çok önemli gördüğümüz bir yarayı kesin olarak kapatmak için yaptım. Bildiğiniz gibi ben genel başkanlık görevine seçildikten sonra başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakan yönetmelik düzenlemelerine itiraz etmedim. Böylece katkı da vermiş oldum. Kamuda da itiraz etmedim. Oy hesabıyla da yapmadım. Samimi düşüncemi açıkladım ve ona uygun yasa teklifini verdim. Teklifimizin de arkasındayım.” ifadelerini kullandı.
Yoruma kapalı.