Türkiye, Arjantin, Pakistan: 2023’ün beklenen kritik üç seçimini uzmanlar değerlendirdi

2022 senesinde Fransa’dan İtalya’ya; Avustralya’dan Brezilya’ya birçok ülkede sandık başına giden seçmenler oylarıyla yalnızca ülkelerini değil, küresel birçok gelişmeyi de etkileyen tercihlerde bulunmuş oldu.2023 senesinde ise dünya, üç ülkede yapılacak üç mühim seçime tanıklık edecek: Türkiye (Erken seçim olmaz ise) 18 Haziran’da, Arjantin 29 Ekim’de ve Pakistan 2023 yılı sonunda hemen hemen belirlenmeyen bir tarihte sandık başına gidecek.Üç ülkede de enflasyon ve yolsuzlukla savaşım şeklinde ortak temalar görevdeki hükümetlerin ve cumhurbaşkanlarının sandıktaki performansını belirleyecek öneme haiz. İktidardar ve karşıcılık kozlarını paylaşırken, demokrasi de sandıkta kontrol edilecek.Bu seçimlerin neticelerini şimdiden kestirmek zor. Ekonominin durumu, siyasal krizler hatta seçim günü hava durumu şeklinde birçok belirsizliğe, kararsız seçmenin değişken fikri, kamuoyu yoklamalarının hata oranı ya da kampanya sürecindeki vaatler şeklinde etkenleri de eklemek mümkün. Ustalaşmış gazetecilerle bilimsel niteliği olan uzmanların beraber hazırladığı bağımsız çözümleme ve data deposu The Conversation’a görüş bildiren üç uzman, üç seçim için değerlendirmede bulunmuş oldu.

Türkiye

Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerini The Conversation için ABD Birleşik Devletleri’ndeki San Diego Eyalet Üniversitesi profesörlerinden politika bilimi uzmanı Ahmet Kuru değerlendirdi.”2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri politika, iktisat ve din üstünden yapılacak. Erdoğan kazanırsa, kendisini Mustafa Kemal Mustafa Kemal Atatürk’ten sonrasında Türkiye’nin ikinci kurucusu olarak gösterecek. Kaybederse, siyasal, ticari ve dini müttefikleri silinme riskiyle karşı karşıya duracak.” diyen Kuru, bu seçimlerin hakikaten zamanı olacağı görüşünde.Kuru’ya gore Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın giderek “otokratikleşen” yönetiminin ülke siyasetine hakim olmaya devam edip etmeyeceğini belirleyecek olan bu seçimde söz mevzusu olan yalnız dar anlamda “politika” değil, bununla birlikte iktisat politikası, din, eğitim ve öteki birçok alandaki gidişat.

“Erdoğan kazanırsa karşıcılık erozyona uğrar”

“Erdoğan’ın kazanması, bilhassa de geçmişteki otoriterlik ve intikamcılık sicili göz önüne alındığında, Türk kamusal yaşamında kalan muhalefetin daha da erozyona uğrayacağının habercisi olabilir.” diyen Kuru, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hapis cezasına çarptırılması sonucu ile potansiyel cumhurbaşkanı adayının hedef alındığına dair kuşku oluştuğuna dikkat çekti.Kuru’ya gore çekince Türk muhalefetinin geleceğe dair umudunu kaybetmesi ve bunun bununla birlikte “beyin göçü” sorununu daha da kötüleştirerek eğitimli insanların Batı ülkelerine göçünün ülkedeki muhalefeti zayıflatması.

“Erdoğan kaybederse susturulmuş olanlar yine konuşabilecek”

Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi halinde ise bunun büyük sonuçlar doğuracağını belirten Kuru, bu görüşünü şu sözlerle beyan etti:”Onun yönetimi altında susturulmuş olanlar yine konuşabilecek. Erdoğan’ın siyasal tasfiyesinin bir parçası olarak yüz binden fazla şahıs hapse atıldı. Erdoğan’ın kaybetmesi durumunda, kendisine ve memurlarına karşı istismar iddiaları sebebi öne sürülerek ve yandaş sermayedarlarına karşı yolsuzluk iddiaları sebebiyle yasal işlem başlatılması beni şaşırtmayacaktır.”Türkiye’de 80 bin camiyi denetim eden ‘Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Erdoğan’ın mühim bir müttefiki olduğuna’ da dikkat çeken Kuru, seçim sonucunun din-devlet ilişkilerinin geleceğini de belirleyeceği ve yönetimde meydana gelecek herhangi bir değişikliğin Diyanet’in yetkilerinin kısıtlanmasıyla sonuçlanabileceği değerlendirmesinde bulunmuş oldu.

Arjantin

Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılını kutlayacağı 29 Ekim günü sandık başına gidecek olan Arjantin’deki genel seçimleri Florida Internasyonal Üniversitesi’nden politika ve internasyonal ilişkiler profesörü Eduardo Gamarra değerlendirdi.Gamarra’ya gore Arjantinlilerin tadını çıkaracağı bir Dünya Kupası olsa da, birçoğu yeni yıla oldukça karamsar giriyor ve bunun haklı sebepleri var. Ülke ekonomisi uzun süredir patinaj yapıyor ve Cenup ABD’da şahıs başına düşen en yüksek borçlardan birine haiz. Yüksek enflasyon, düşük ücretler ve zayıf gelişme hükümetin COVID-19 politikalarıyla daha da kötüleşti.

“Ekonomik problemler ve yolsuzluk Peronizmin sonunu getirebilir”

“Bu sorunların tamamı, her ikisi de merkez sol Peronist kesimden olan Devlet Başkanı Alberto Fernandez ve kuvvetli başkan yardımcısı Cristina Fernandez de Kirchner’in eseri değil… fakat (ikilinin) ülkenin ekonomik sorunlarını çözemediğini söylemek yanlış olmaz” diyen Gamarra ülkede eski yoldam siyasal kayırma ile uyuşturucu kaçakçılığına dayalı çağıl yolsuzluğun sorunları daha da ağırlaştırdığına dikkat çekti.Ekonominin fena yönetilmesi ve yolsuzluk skandalının bir araya gelmesinin, Arjantin’i son 70 senenin büyük bölümünde yöneten siyasal felsefe Peronizmin sonunu getirebileceğini öngörülerini dile getiren Gamarra Peronistlerin seçimlere katılacak bir aday çevresinde birleşmekte zorlandığı tespitinde bulunmuş oldu.

“Donald Trump’la karşılaştırılan Javier Milei öne çıkabilir”

“Ayrıca Mauricio Macri’nin partisi de benzer şekilde bölünmüş durumda ve eski başkan kendi partisi içinden gelen kuvvetli meydan okumalarla karşı karşıya.” diyen uzman bu koşullarda üçüncü bir adayın öne çıkabileceğini ve popülist liberal Javier Milei bulunduğunu belirtti. Milei, sert üskubuyla eski ABD Başkanı Donald Trump ile karşılaştırılıyor.

Pakistan

ABD’deki Tufts Üniversitesi’nin tarih profesörlerinden Ayşe Celal, 2023 sonunda yapılması beklenen Pakistan genel seçimlerindeki en büyük probleminin tarihin belirlenememesi bulunduğunu belirtti.Eski Başbakan İmran Han hükümetinin 10 Nisan’da güvensizlik oylamasıyla düşürülmesi sonrasında mecliste meydana getirilen oylamada Şahbaz Şerif’in başbakanlığında teknokratlardan kurulan geçici koalisyon hükümetinin yasalara gore 90 gün içinde genel seçime gitmesi gerekiyordu.Sadece Celal’e gore ülke ekonomik kriz, çevre felaketi ve güvenilirlik kriziyle karşı karşıyayken iktidardaki koalisyonun mümkün olduğunca uzun süre gücü elinde tutmaya niyetli görünmesi sebebiyle ulusal meclisin ne vakit feshedileceği ve geçici bir hükümetin görevi devralacağı belirsiz. Bu sebeple seçimlerin yıl sonuna kalması planlanıyor.

“Seçim güç mücadelesinden ibaret olacak”

Celal, geçen yıl Han’ın Tahrik- i İnsaf Partisi’ni deviren mevcut koalisyon hükümetinin, oldukça sayıda partiden oluştuğu için bir arada kalıp kalamayacağı belli olmadığına; öte taraftan Han’ın istediği anayasal değişimleri gerçekleştirmek için üçte iki çoğunluğu başaramazsa, doyum olup olmayacağına dikkat çekti.Her durumda seçimimin güç mücadelesinden ibaret olacağını belirten Celal bu sebeple 2023 seçimlerinin Pakistan’ın problemlerine çözüm olması pek ihtimaller içinde görmediğini dile getirdi.

“Ekonomik sorunları ve seçim sertliğini göz ardı edemezsiniz”

Celal “Seçimden sonrasında başa kim geçerse geçsin, Internasyonal Para Fonu’nun (IMF) yardımıyla ekonomik çatlakları kapatması gerekecek” diyerek yeni bir kurtarma paketi olmadan Pakistan’ın emek vermesi için ihtiyaç duyulan likiditeye haiz olamayacağının altını çizdi.”Seçim sertliğini asla göz ardı edemezsiniz. Pakistan silahlarla dolu ve oldukça kutuplaşmış bir ülke. Sertlik 2013’teki seçimlere gölge düşürdü ve Han’ın bir mitingde vurulmasının yanı sıra Pakistan’ın kuzeyinde kısa sürede sertlik vakaları yaşandı.” diyen Celal seçim esnasında sertliği önleme  görevinin ülkenin güvenlik güçlerine düştüğüne işaret etti.

Yoruma kapalı.

This website uses cookies to improve your experience. We'll assume you're ok with this, but you can opt-out if you wish. Accept Read More

Privacy & Cookies Policy